2023 BİTERKEN.. 2024 BAŞLARKEN… DÜNYA EKONOMİSİNE VE TÜRKİYE EKONOMİSİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRME
- PROF. DR. BETÜL GÜR
- 27 Ara 2023
- 4 dakikada okunur
Son zamanlarda 2024’e ilişkin küresel büyüme tahminleri OECD, IMF, DB, WTO gibi uluslararası kuruluşlar tarafından aşağıya yönlü revize edilmekte. Genellikle %3 civarındaki büyüme tahminleri %2.5 bandına çekildi. Dolayısıyla 2024 yılı küresel ekonomi beklentisi genel olarak küçülmeye doğru şekillenmekte. Bunun temel sebebi enflasyonla mücadele çerçevesinde 2022 Mart ayından itibaren FED tarafından başlatılan parasal sıkılaşma politikaları. Zira her politikanın bir sonu var elbette. Amerikan ekonomisi enflasyonla mücadelede % 7’lerden %4’lere kadar düşüş sağlayınca, FED de ilk defa Temmuz 2023’den itibaren parasal sıkılaşmayla ilgili frene basmaya başladı; Faiz oranını yükseltmeyi bıraktı ve %5.25-5.50 bandında tutmaya başladı. Temmuz-Aralık 2023 dönemi boyunca bu eğilim devam etti. Avrupa Merkez Bankası ECB ise FED’den daha yakın zamanda, 2024’ün hemen ilk iki çeyreğinde parasal sıkılaşmadan vazgeçebilir. Öte yandan FED biraz daha bekleyebilir, üçüncü çeyrek için parasal sıkılaşma dan vazgeçebilir. Çünkü hâlihazırda Avrupa Birliği 2 çeyrektir üst üste küçülüyor. Açıklanan 2023 üçüncü çeyreğinde Fransa hariç hepsi negatif büyüme sergiledi. Dolayısıyla Avrupa biran evvel, FED’den daha önce başlayacaktır parasal sıkılaşmadan. FED, %4’lere düşürdüğü enflasyonu %2’lere çekmeyi ve bu düzeyde sürdürülebilir şekilde sabitleyebilmek için bir müddet daha sıkı para politikasına devam edecektir.
Bu noktada parasal sıkılaşmanın devam etmesi sebebiyle 2024 yılında büyümenin aşağı yönlü öngörülmesi tabii ki olağan. Çünkü uzun bir süredir diyebileceğimiz parasal sıkılaşma politikası gereğince faiz oranları yukarı çekildikçe kredi maliyetleri arttı. Dolayısıyla da reel sektör açısından baktığımızda üretimi, ihracatı, küresel ticareti yavaşlatıcı bir unsur olarak karşımıza çıktı.
Şunu da söylemek gerekir ki; 2024 yılı için hem küresel anlamda hem Türkiye ekonomisi anlamına baktığımızda bir başka önemli gelişme gerçekleşiyor. Olaylara sadece iktisadi açıdan değil, jeopolitik ve siyasi gelişmeler açısından da baktığımızda son dönemlerde Kızıldeniz’de Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşen ve tırmanan gerilim, küresel ticareti ve Türkiye ekonomisini olumsuz anlamda etkileyebilir. Bu durumun sürmesi halinde lojistik anlamda büyük maliyetlere sebep olacaktır. Böylece küresel düzeyde hem enflasyona hem de büyümeye olumsuz etkileri olacaktır.
Orta vadeli programda Türkiye ekonomisinin 2024 büyüme tahminini %4 olarak belirlenmiş durumda. Uluslararası kuruluşlara baktığımızda 2024 büyüme tahminleri Türkiye %2 buçuklardan % 3’lere doğru yükselttiler. Küresel ekonomik büyüme öngörüsü ise 2024 için %2.5 civarına indirilmiş durumda. Karşılaştırdığımızda küresel ekonomide bir yavaşlama eğilimine karşın Türkiye ekonomisi açısından büyümenin devam etmesi hususunda bir öngörü yapıldığını görüyoruz. Bu tespiti yaptıktan sonra bunun nedenlerine bakmak lazım. Çeşitli nedenler sıralamak mümkün. Öncelikle küresel ekonomide parasal sıkılaşmaya Türkiye'den daha önce geçildi ve parasal sıkılaşmaya geçildiğinde enflasyon oranları çok daha düşüktü. Örneğin ABD’de enflasyon oranı %7 iken parasal sıkılaşmaya geçildi. AB’nin daha gelişmiş olan üyelerinde %10’lar civarında, Orta ve Doğu Avrupa coğrafyasındaki daha az gelişmiş olan üyelerinde ise %15’lere ulaşan bir enflasyon varken geçilmişti parasal sıkılaşmaya. Dolayısıyla parasal sıkılaşmadan beklenen fayda Türkiye ile karşılaştırdığımızda, Türkiye’den çok daha önce etkisini göstermiş, politikanın sonuçları çok daha önce alınmaya başlamıştır. Bu noktada, parasal sıkılaşmaya daha fazla devam etmek küresel ekonomide büyümeyi tabii ki aşağıya yönlü çekecektir. Uluslararası kuruluşların 2024 yılına ilişkin küresel büyüme oranlarına ilişkin tahminlerini aşağıya çekmesinin temelde nedeni budur diyebiliriz. Türkiye’de ise enflasyonla mücadeleye geçildiğinde TÜFE % 80’leri geçmiştir. Başka bir deyişle küresel ekonomiden çok daha yüksek enflasyon düzeylerinde iken enflasyonla mücadeleye başlanmıştır. Dolayısıyla parasal sıkılaşmanın henüz sonuçlarına, fiyat istikrarını sağlama anlamında iç piyasada tüketimi harcamaları yani talebi düşürme anlamında henüz tam olarak alınmamıştır. Parasal sıkılaşmanın bu açıdan sağlayacağı fayda henüz tam olarak elde edilmemiştir. Kasım 2023’de TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamına baktığımızda TÜFE %61.9 gibi henüz yüksek bir enflasyonla karşı karşıyayız. Bu bize şunu gösteriyor; Türkiye ekonomisinde hâla iç piyasada tüketim harcaması yüksek. Esasen Türkiye’de yaşanmakta olan enflasyonun sebebi yüksek talep olmamakla birlikte, enflasyonist ortamda her geçen gün tüketicilerin artan enflasyonist beklentileri sebebiyle yükselmiş olan iç talep nedeniyle, 2024 yılında Türkiye ekonomisinde yüksek tüketime, harcamaya dayalı olarak yüksek büyüme öngörüleri yapılmaktadır.
2024’te Türkiye ekonomisindeki yüksek büyüme oranı tahminlerinin yapılmasının ikinci bir nedeni ise; 2024 Mart ayında yapılacak olan yerle seçimler. Türkiye'de her zaman seçim döneminde seçim ekonomisi söz konusu oluyor, harcamalar artıyor. Dolayısıyla 2024 Mart seçimleri de piyasada daha fazla tüketim harcamalarının artması yönünde bir eğilim oluşturacaktır.
Üçüncü bir faktör olarak 2024 bütçesi ile ilgili. Bütçe görüşmeleri Aralık 2023’ün son günlerinde tamamlandı. Bütçe giderleri 11 trilyon TL, bütçe gelirleri 8.5 trilyonTL olarak öngörüldü. 2024 bütçesinde Şubat 2023’te 11 ilimizi etkileyen deprem sebebiyle söz konusu illerin yeniden imarı için bütçe gelirlerinin yaklaşık sekizde biri tahsis edildi. Bu tahsisat aynı zamanda bu tutarda bir tüketim harcaması, iç talep artışı anlamına geliyor.
Kasım ayında açıklanan %61.9 oranındaki yüksek enflasyona rağmen TCMB küresel ekonomideki yavaşlama eğilimlerini görerek, kısmen fiyat istikrarını sağlamaya yönelik olumlu gelişmeler görüldüğünü ifade ederek parasal sıkılaşmanın sonlarına gelinmeye başlandığını Kasım ayında yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında ifade etti. Ancak gerekli görürse parasal sıkılaşmaya geri dönülebileceğini de ekleyerek bir açık kapı bıraktı. Çünkü parasal sıkılaşmadan hemen vazgeçilemeyeceği gibi, uzunca bir süre 2024 yılında ılımlı şekilde faiz arttırımına gidecek, daha sonra FED’in yapmakta olduğu gibi bir süre de sabit düzeyde tutacaktır. Son aşamada düşürme eğilimine gidebilir. Çünkü dediğimiz gibi; enflasyon, tüketim harcamaları hâla yüksek düzeyde. Ayrıca 2024 yılı içinde faizleri önce ılımlı şekilde arttırma -ki Aralıkta uzun süredeir ,ilk defa 250 baz puan gibi düşük bir artışla %40’dan %42.5’e yükseltti-, sonra sabitleme ve sonra da düşürmeye başlama gibi kademeli bir şekilde parasal sıkılaşmadan vazgeçecek olsa bile, iç talebin ve dolayısıyla enflasyonun yüksek seyretmesi nedeniyle, maliye politikaları yoluyla ve makro ihtiyati tedbirler yoluyla ekonomide sıkılaşmaya, talebi kontrol altında tutmaya ve hatta düşürmeye çalışmaktan vazgeçmeyecektir. 2024’ün ilk günlerinde yükselen vergi oranları sıkı maliye politikasının birer göstergesi olarak karşımıza gelecektir. Sıkılaşmaya yönelik makro ihtiyati önlemelere ise zaten devam edilmekte.
Comments